DOLAR 41,3624 0,44%
EURO 48,5512 0,70%
ALTIN 4.931,740,66
BITCOIN 4792295-0.04698%
İstanbul
23°

PARÇALI AZ BULUTLU

SABAHA KALAN SÜRE

  • Tarafsız Haber
  • Tarafsız Haber
  • Tarafsız Haber
  • Tarafsız Haber
  • Tarafsız Haber
  • Tarafsız Haber
  • Tarafsız Haber
Prostat Kanseri Tarama ve Erken Teşhis: Yanlış İnançlar ile Mücadele

Prostat Kanseri Tarama ve Erken Teşhis: Yanlış İnançlar ile Mücadele

ABONE OL
Eylül 13, 2025 00:36
Prostat Kanseri Tarama ve Erken Teşhis: Yanlış İnançlar ile Mücadele
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İşitsel kaygılarla başlayan bilgiler, hastaların doktora başvurmalarını geciktirebiliyor. Bu gecikmeler, kanserin daha ileri aşamalara taşınmasına ve tedavi başarısının düşmesine yol açabilir.

Üroloji uzmanları, prostat kanserinin erken evrede belirti vermeyebildiğini ve sessiz döneminin tedavi şansını azaltabileceğini belirterek, 50 yaş sonrası tüm erkeklerin, ailesinde prostat öyküsü olanların ise 40 yaşından itibaren yılda bir üroloji muayenesi yaptırmasının kritik olduğunu vurguluyor. En büyük risk, geç kalmak.

Biopsi konusunda ise korkunun sık karşılaşılan bir engel olduğuna dikkat çekiliyor. Bilimsel veriler, biyopsinin kanseri yaymadığını; aksine erken tanı için önemli bir adım olduğunun altını çiziyor. Uluslararası çalışmalar da bu noktayı doğruluyor.

Onkoloji uzmanı Dr. Mark Pomerantz, yüksek PSA seviyesinin mutlaka kanser anlamına gelmediğini ifade ediyor: PSA testi, prostat enfeksiyonu veya iyi huylu büyüme gibi durumlarda da yükselebilir. Bu nedenle tek başına kanser teşhisi değildir; doktorla detaylı değerlendirme şart diye konuşuyor. Pomerantz, bu yanlış algının erkekleri taramadan uzaklaştırıp gecikmelere yol açtığını belirtiyor.

Harvard Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Marc Garnick, aktif izlem yönteminin düşük riskli vakalarda etkili olduğunu savunuyor. Harvard Prostat Hastalıkları Yıllık Raporu, bazı prostat kanserlerinin o kadar yavaş ilerlediğini ve hemen tedaviye geçmek yerine düzenli testlerle takip etmenin yan etkileri azaltıp hayatta kalma oranlarını koruduğunu gösteriyor. Grade Group 1 seviyesindeki hastaların üçte birinin bile tedavi kararını ertelediğinde mortalite riskinde artış gözlenmiyor.

Pfizer’ın prostat kanseri farkındalık kampanyasındaki veriler, tedavinin her zaman cinsel işlev kaybı veya idrar kaçırma gibi yan etkilere yol açmadığına dikkat çekiyor. Uzmanlar, tedavi seçeneklerinin hastaya göre kişiselleştirildiğini ve cerrahi, radyoterapi veya hormon tedavisi gibi yaklaşımların yan etkilerinin yönetilebilir olduğunu belirtiyor; fakat bu mitin erkekleri tedaviden uzaklaştırdığına vurgu yapılıyor.

Oxford Üniversitesi’nin 15 yıllık çalışması, gecikmenin etkisini ortaya koyuyor. Düşük ve orta riskli lokalize prostat kanserinde aktif izlem, cerrahi ya da radyoterapiyle aynı hayatta kalma oranlarını sunuyor; ancak idrar ve cinsel fonksiyonlardaki olumsuz etkiler 12 yıla kadar sürebiliyor. Çalışmanın başı Prof. Dr. Freddie Hamdy, tedavi kararlarının aceleye getirilmemesi gerektiğini, gecikmenin ise biyolojinin anlaşılması için gerekli bir süreç olduğunu belirtti.

Everyday Health’in derlediği liste, prostat kanserinin yalnızca yaşlıları etkilemediğini, her 10 erkekte birinin ömür boyu bu hastalığa yakalanabileceğini gösteriyor. Aile öyküsü olmayanlarda bile risk mevcuttur.

Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi’nden Dr. Andrew Vickers, PSA taramasının doğru kullanıldığında 1.000 erkekte 10 ölümün önlenebileceğini hesaplıyor. Sık ilişki veya günlük davranışlar hakkında yanlış inanışların bilimsel temeli olmadığını; erken taramanın ise tek koruyucu yol olduğunu vurguluyorlar.

Farkındalık ayı, bu yanlışları düzeltmek için bir fırsat olarak görülüyor. Amerikan Kanser Derneği’nin son anketi, erkeklerin %56’sının prostat kanseri belirtilerini dahi bilmediğini gösteriyor. Dr. William Dahut, birinci basamak hekimlerinin 40 yaşından itibaren riskli gruplarla tarama konuşmasını öneriyor. Erken teşhisle başarı oranı yüksek olsa da, yanlış inanışlar bu şansı zayıflatabiliyor.

En az 10 karakter gerekli